7 Ekim 2015 Çarşamba

Flormar Dazzling Eye Shadow

Araştırmadan ve test etmeden almanın cezasını çektiğim ürünler listesine Flormar'ın dazling eye shadow serisini de ekliyorum.
Bu ürünü gördüğüm zaman ilk sevdiğim şey rengi olmuştu. Benim aldıklarım 2 numralı close-up ve 6 numaralı she is a star renkleriydi. Bu renklerin beraber çok yakışacağı dumanlı bir göz makyajı hayali ile eve dönüp ürünü denediğimde ise hayal kırıklığına uğradım.
Ürün ile ilgili ilk söyleyeceği şey simli bir yapıya sahip olmasına rağmen çok ince olması. Özellikle dumanlı göz makyajı oluşturmak için hiç uygun değiller bence çünkü renkleri berber kullandığımda göz kapağımdaki tek şey tek renk sim oldu. 
Pigmentasyon olarak bana göre  orta  seviye bir başarıya sahip olan bu ürünün  sevmediğim özelliklerinden bir tanesi de  çabuk uçan bir özelliğe sahip olması. 


6 Ekim 2015 Salı

Bozulan ojeler için kurtarma yöntemleri

Bana göre en zevkli alışverişlerden bir tanesi de oje alışverişidir. Nedense bende rahatlatıcı bir etki yaratıyor. Neredeyse her kozmetik alışverişinde mutlaka sepete birkaç renk atıveriyorum. Bu kadar severek aldığım ve kullandığım bir ürünün bozulması ya da kullanılamaz bir hale gelmesinin nasıl da sinir bozucu olduğunu anlatamam.

  Ojeler zamanla akışkanlığını kaybederler ve böylece hem uygulanışı zor olur hem de tırnakta güzel bir görünüm yaratmazlar. Her ürünün olduğu gibi ojenin de bir kullanma tarihi vardır elbet. Ama bozulma süresini en aza indirmek hatta bozulan ojeleri yeniden kullanılır hale getirmek sizin elinizde.




Öncelikle bozulan oje akışkanlığını kaybetmiş olanıdır. Ojenin bozulduğunu uygularken bırakacağı topaklardan, geç kurumasından, katı ve yapışkan dokusundan anlayabilirsiniz. 
   Ojelerin daha çabuk bozulmasına yol açan belli başlı bazı etkenler vardır ve siz küçük püf noktalar ile bu etkenlerin önüne geçebilirsiniz. 
Ojenin içerisindeki maddelerin uçucu olmalarından dolayı sürekli açılıp kapanan oje bozulmaya daha eğilimlidir. Bu yüzden ojeyi  kullandıktan sonra hava almayacak bir şekilde sıkıca kapatmanızı ve bir daha ki kullanım zamanına kadar açıp kapatmamanızı öneririm. 
   Ojeyi bozulmasın diye buzdolabında saklamak ömrünü uzatmak için gerekli bir yol değildir. Tam tersine ojenin içindeki kimyasalların donmasına neden olur ve  donan ojeyi uygulamak çok daha zorlaşacaktır. Ojeyi muhafaza etmeniz gereken yer ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalıdır. Oda sıcaklığı ojeleri muhafaza etmek için idealdir.
   Gelelim bozulan ojeleri nasıl kullanıma geri kazandıracağımıza. Bozulan ojelerin üzerinde hepimizin bildiği ve denediği klasikleşmiş kurtarma yöntemi tabi ki içerisine aseton damlatmaktır. Bu şekilde oje akışkanlığını yeniden kazanmış olur. Fakat bu yöntem ojenin renk pigmentini kaybetmesine ve çok daha zor kurumasına yol açar. Aynı zamanda aseton ile sulandırılan oje parlaklığını da yitirir.
  Ojeyi sıcak suyun içerisinde birkaç dakika beklettikten sonra kullanmak anlık çözüm sağlayacaktır.

   Daha kalıcı bir çözüm arayanlar için ise oje inceltici kullanmalarını tavsiye ederim. Katılaşan, akışkanlığını yitirmiş ojelerin içine dört beş damla damlatıp ardından çalkalayarak kullanmanız gereken bu ürün ojenin eski kıvamına dönmesine yardımcı olacaktır.

3 Ekim 2015 Cumartesi

Cilt Bakımının Basit Kuralları

Cilt bakımının en temel kurallarından birisi tartışılmasız cildimizi temiz tutmaktır. Kusursuz sonuç vaat eden birçok cilt bakım ve temizlik ürünleri var elbette fakat ben bu yazımda çeşitli ürünlerden bahsetmek yerine cildimizi temiz tutmak için basit ama etkili birkaç öneride bulunmayı tercih ettim açıkçası.
Günlük hayatta hepimizin uyguladığı bazı alışkanlıklar veya küçük hatalar cildin daha erken yıpranmasına, daha çok kirlenmesine ya da daha yoğun akne ve siyah nokta oluşumuna neden oluyor. Benim uygulamaktan fayda gördüğüm birkaç küçük püf nokta ile cildinizin daha temiz ve sağlıklı olmasını sağlayabilirsiniz. Şunu da belirtmek isterim ki birazdan okuyor olacağınız yazıda her hangi mucizevi bir yöntemden bahsetmedim. Benim uyguladığım ve faydasını gördüğüm bu yöntemler ancak uzun süreçte uygulandığı sürece etkisini zamanla gösterecektir.
Uzun bir günün ardından eve geldiniz. Kapıdan içeriye girer girmez ilk yaptığınız şey nedir? Umarım cevap ellerinizi yıkmaktır. Ellerimizi temiz tutmanın sağlımız için olan önemi yanı sıra cildimiz için de birçok faydası vardır. Gün boyunca okulda, işte, sokakta her neredeyseniz ellerimiz sürekli iş başındadır. Temas ettiğimiz birçok yer yeterince temiz değil hatta mikropludur. Bu yüzden eğer gün boyunca elleriniz ile topladığınız bütün o mikropları yüzünüze taşımak istemiyorsanız elleriniz temiz olmadığı sürece yüzünüze dokunmayın. Hatta eğer yüzü ile fazla oynayan sürekli dokunma ihtiyacı hisseden birisi iseniz bu alışkanlıktan vazgeçmenizi tavsiye ederim. Tabi ki okulda veya işte iken sürekli ellerimizi yıkamak gibi bir şansımız olmayabilir. Eğer hal böyle ise en azından yanınızda bir el dezenfektanı veya ıslak mendil taşıyabilir, böylelikle bu soruna da pratik bir çözüm getirebilirsiniz.
Yavaş yavaş günlük hayatımın bir parçası haline gelen ve eve girdiğim zaman yapmayı sevdiğim ilk üç işlemi şu şekilde sıralayabilirim. Ellerimi yıkamak, üzerime rahat bir şeyler giymek ve eğer günün geri kalanını evde geçireceksem makyajımı temizlemek. Günlük hayatımda olabildiğince az ve öz makyaj ürünü kullanmaya çalışan birisi olarak yine de günün sonunda gözeneklerimi arındırmak ve makyaj kalıntılarının daha iyi temizlenmesi için takip ettiğim adımlar şunlar;
Öncelikle bir ıslak mendil yardımı ile yüzümü temizliyorum ardından da bir makyaj temizleme suyu ile ıslak mendilin alamadığı geriye kalan makyaj kalıntılarını temizliyorum. Son olarak göz makyajından da bir pamuk ve göz makyaj temizleyicisi yardımı ile kurtulduktan sonra sıra yüzümü yıkamaya geliyor. Bu işlemi yüzünüzü yıkamadan önce yapmak gözeneklerin çok daha rahat temizlenmesine yardımcı olacaktır. Yüzünüzü yıkarken dikkat etmenizi önereceğim nokta öncelikle sabun kullanımınız. İçerisinde fazla kimyasal içermeyen yine de sabunlama ve durulama işleminde cildinizi kurutmayacak bir sabun seçmeniz sizin için daha yararlı olacaktır. Bir diğer değineceğim nokta ise havlu kullanımınız. Kullandığınız havlu mutlaka eski ve yumuşaklığını kaybetmiş bir havlu olmamalı. Aynı zamanda havlunuzu günlük olarak değiştirmenizi ve kendinize özel sadece sizin kullandığınız bir havlu ile kurulama işlemi yapmanızı tavsiye ederim. Özellikle benim gibi hassas, çabuk tahriş olan ve kızaran bir cilde sahipseniz kurulama işlemini yaparken havluyu yüzünüze sürterek kullanmak yerine küçük darbelerle sadece fazla suyu alma amaçlı kullanın. Yüzünüzü tamamen kurulamak yerine nemli bırakın. Ve nemlendiriciyi nemli cildinize uygulayın. Böylelikle cildiniz çok daha fazla nem hapsedecektir.
Nemlendirici seçiminde dikkat etmeniz gereken birkaç önemli nokta varıdır. Öncelikle cilt yapınıza göre nemlendirici kullanmalısınız çünkü her cilt tipinin ihtiyaç duyduğu yağ oranı farklı olacaktır. Eğer yağlı bir cilt yapısına sahipseniz su bazlı veya yağ oranı düşük nemlendiriciler tercih etmelisiniz. Akne oluşumları ile başı dertte olanlar ürün seçerken üzerinde ‘non comodegonik’ veya ‘non acnegenic’  yazan ürünleri tercih etmelerinde fayda göreceklerdir.
Kuru bir cilt yapısına sahip olan kişiler biraz daha yoğun nemlendiriciler kullanmalıdırlar. Eğer cildiniz aşırı kuru ise gün içerisinde kuruluk hissi oluştukça nemlendirici kullanabilirsiniz. Fakat bu işlemi tabi ki yüzünüzde makyaj varken yapmanızı tavsiye etmem. Eğer normal seviyede bir kuruluk probleminiz varsa sabah ve akşam yüzünüzü yıkadıktan sonra  nemlendirici kullanmanız  sizin için yeterli olacaktır.
Beslenme düzenimiz de cildimizi etkileyen faktörlerdendir. Fazla yağlı ve baharatlı yiyecekler tüketiyorsanız cildiniz akne ve siyah nokta oluşumuna daha eğilimli olacaktır. Şahsen ben ne zaman çikolata veya kızartma yesem ardındaki gün sivilcelerle uyanıyorum. Bol bol su içmenin de cildimize pek çok yararı vardır. Günde iki litreden fazla su içmek cildin nem seviyesini korumasına yardım eder ve kuruluk hissini azaltır. Bu da kırışıklık oluşumunu önlemede etkili faktörlerden birisidir.

Son olarak cildinizi güneşin zararlı etkilerinden koruyun. En az 30 faktör ve üzeri bir güneş koruyucu kremi her sabah makyajınızı yapmadan önce kullanabilirsiniz. Şimdilerde koruyucu faktör içeren fondötenler de var elbette ama siz kendi koruyucu kreminizi ihmal etmeyin yine de derim ben. Güneş kremi seçerken bir uzmana danışmanızda da fayda vardır. Fakat verebileceğim küçük bir tüyo varsa yağlı cilde sahip olanlar güneş kremi seçerken fazla yağlı koruyuculardan uzak durmalıdırlar. 

25 Eylül 2015 Cuma

Nivea Lip Butter



Kış yaklaşırken hazırlıkları da şimdiden yapmak lazım. Kışa hazırlanırken kuru bir cilt yapısına sahip olduğumdan dolayı özellikle dudak kurumaları ve çatlamaları için sürekli yanımda bulunduracağım güzel ürünlerden bir tanesi de Nivea'nın Lip Butter dudak nemlendiricileri olacak. Özellikle vanilyalı ve yaban mersini özlü olanları bir harika kokuyor. Nemlendirme konusunda da  başarılı bulduğum bu ürünü kış boyunca severek kullanacağım.

Flormar Super Shine

Son zamanlarda karşılaştığım en iyi parlatıcı serilerinden bir tanesi de Flormar'ın Supershine serisi . Aslında bu ürün ile tanışmam tamamen tesadüf oldu. Flormar'ın kampanyada olduğu bir zamanda yaptığım alışverişin karşılığında küçük kutu içerisinde farklı birkaç makyaj ürünü hediye etmişlerdi. Ki yanılmıyorsam bu kampanya Kıbrıs'ta hala daha devam ediyor. Aralarında favorim olan tek ürün de bu oldu. Kesinlikle bittikçe alacağım hatta bu serinin kullanacağım farklı renklerini almayı bile düşünüyorum. 
Hani şişesinde harika görünüp dudaklarınıza uyguladığınızda hayal kırıklığına uğradığınız parlatıcılar vardı ya. İşte bu kesinlikle onlardan değil. Hatta tam tersi ben bu kadar iyi bir iş çıkarmasına şaşırmıştım. Aynı zamanda bir parlatıcıya göre de kalıcılık konusunda başarılı. Genelde bu tarz rujlar dudakta kolay emilir ve defalarca tazeleme gerektirir. Bu seri hiç gerektirmiyor diyemem. Zaten öyle bir ruj serisi ile karşılaşmadım henüz. Ama şu makyaj tazeleme işini en aza indirmek istiyorsanız önerebileceğim bir seri. 

Pastel Big And Black Mascara


Doğruyu söylemek gerekirse bir heyecan ile aldığım Pastel'in Big And Black maskarası beni tamamen hayal kırıklığına uğrattı. Kirpiklerin daha uzun görünmesi  konusunda o kadar da kötü olduğunu söyleyemem ama rimelin kıvamı konusunda maalesef aynı şeyi söyleyemeyeceğim. 
    Öncelikle bu rimel çok çabuk topaklanma yaptı. Nedenini tam olarak bilmiyorum ama kullanmaya başladıktan yaklaşık bir on beş gün içerisinde fırçadan kirpiklerime geçen topaklar ile karşılaştım. 
    Ayrıca kirpikleri ayrıştırma konusunda da başarısız bir versiyon olduğunu söylemek zorundayım. Kirpiklerimi birbirine yapıştırarak normalde oluğundan çok daha az görünmesine sebep oldu.
    Özellikle Profashion Matte ruj  serisini çok sevdiğim bu markanın Big And Black ürünü için maalesef aynı şeyi söyleyemiyorum. 

Flormar Dipliner

 Düzgün eyeliner çekmek başlı başına bir sorunken birde kaliteli bir eyeliner bulma meselesi var. Kaliteli derken gidip bir eyeliner için  80-90 lira harcamaktan bahsetmiyorum tabi ki.Piyasada hem uygun fiyatlı hem de iyi iş çıkaran eyelinerlar var. En son bu kaliteye en yakın bulduğum ürün Flormar'ın Gel eyeliner serisiydi. 
    Flormar'ın Gel Eyeliner serisini kullandıktan sonra iyi bir iş çıkarmasını umarak aldığım bu seriden beklentimi karşılayamadım maalesef. Bu ürünü mağazada almadan önce denemedim doğrusu ve bir daha ki eyeliner alışverişimde kesinlikle elimin üzerinde test edeceğim. 
  İlk söyleyeceğim renk kıvamının sulu boya gibi olması. Üzerinden defalarca geçmeme rağmen koyu siyah bir görünüm vermiyor. Bu da eyelinerı ne kadar iyi çizersem çizeyim ( çoğu zaman silip silip tekrar çizecek kadar kötü de çekebiliyorum) sonucunda güzel bir görünüm oluşturmuyor.
Ürünün karşılaştığım diğer bir hayal kırıklığı yaratan özelliği ise çok akma yapması. Aslına bakarsanız su gibi olan kıvamını fark ettikten sonra akma yapması ile karşılaşmak o kadar da şaşırtmadı. Sadece akma yapanın rimelim değil eyelinırım olduğunu fark edene kadar işte bir süre zombi gibi dolaştım. Hayır işin kötüsü iş arkadaşlarımda hiç gözün akmış git bir bak, bir temizle demiyor. Her lavaboya gittiğimde gözlerimin Michael Jackson Thriller klibindeki zombi kızların ki gibi olduğunu görmekte psikolojik olarak insana kendini güzel hissettirmiyor tabi ki. Klimalı bir ortamda çalışmama rağmen bu kadar akma yapıyorsa zaten sokaktan, okuldan bahsetmeyeyim bile. 
   Diyeceğim o ki bu eyeliner ile evden çıkarken Afrodit bir saat sonra Michael Jackson'ın zombi kızı gibi olursunuz. Benden söylemesi...